Mistik Gül
Bir kimsenin doğduğunda beraberinde getirdiği tohumu korumasının, ona doğru toprağı vermesinin, ona doğru ortamı ve titreşimleri sunmasının ve tohumun büyümeye başlayabileceği doğru yola yönelmesinin simgesidir.
Bu durumda nihai gelişim, Mistik Gül ile simgelenmiştir — varlığının çiçeklendiği, tüm yapraklarını açıp güzelim tazeliğini etrafa yaydığı zaman.
Daha derine gitmek isteyenler için yeni bir meditasyon terapisi yaratmayı yeğledim. İlk kısım kahkaha olacak — üç saat boyunca insanlar hiçbir neden olmaksızın kahkahalarla gülecekler. Ve ne zaman kahkahaları kaybolmaya yüz tutarsa “Yaa-Huu” diyecekler ve kahkahaları geri gelecek. Üç saat boyunca kazıldığında, varlığının üzerinde ne kadar çok toz katmanı biriktiğine şaşacaksın. Bu, bir savuruşta hepsini bir kılıç gibi kesecek. Yedi gün sürekli, her gün üç saat … varlığının ne çok dönüşüm yaşayabileceğini hayal edemezsin.
İkinci kısım ise gözyaşlarıdır. İlk aşama kahkahanı engelleyen her şeyi ortadan kaldırır — insanlığın geçmişteki tüm yasaklamaları, tüm baskılamalar; hepsini kesip atar. İçinde yeni bir boşluk meydana getirir. Ancak, kendi varlığının tapınağına ulaşmak için hâlâ bir kaç adım daha atmalısın çünkü, o kadar çok üzüntüyü, o kadar çok karamsarlığı, o kadar çok kaygıyı, o kadar çok gözyaşını bastırdın ki — bunların hepsi oradadır, seni kaplamaktadır ve güzelliğini yok etmektedir; zarafetini, neşeni örtmektedir.
Eskiden Moğolistan’da bir inanç vardı, her yaşamda hangi acı olursa olsun eğer bastırılırsa … ki acı bastırılır çünkü hiç kimse onu istemez. Acı çekmek istemezsin, o nedenle de onu bastırırsın, ondan kaçınırsın, başka bir yere bakarsın. Fakat o bir yere gitmez.
Moğol inancı — ki ben de ona katılıyorum — hayatlar boyunca bastırılmış acıların, içinde birikmeye devam edeceğidir; acılar neredeyse sert bir kabuğa dönüşür. İçine gittiğinde her ikisini de; kahkaha ve acıyı bulacaksın. Bu nedenle, gülerken bazı zamanlar aniden gözünden yaşların da gelmeye başladığı olur — genellikle onların karşıt kavramlar olduğunu düşündüğümüz için de epey kafa karıştırır bu durum. Gözyaşlarıyla dolu olduğunda gülmenin zamanı değildir, yahut, kahkaha atarken ağlamak için doğru mevsimde değilsindir. Oysa varoluş senin kavramlarına, öğretilerine inanmaz; varoluş, zıtlıklar üzerine kurulu, ikilemli kavramlarının hepsini aşar. Gün ve gece, kahkaha ve gözyaşı, acı ve saadet, her ikisi beraber gelirler.
Bir kimse varlığının en derinine ulaştığında görecektir ki, ilk katmanda kahkaha, ikincisinde ise gözyaşları ve acı vardır.
Öyleyse, yedi gün süresince, pek bir neden olmadan, kendine ağlamak için izin vermen gerekmektedir — gözyaşları gelmek için hazırdır. Sen onu engellemektesin; sadece engelleme. Yalnız, eğer gelmiyor olduğunu duyumsayacak olursan, “Yaa-Buu” de yeter. Bunlar saf seslerdir, tüm kahkaha ve gözyaşlarını getirmek, seni temizlemek için kullanılan bir yöntemdir; böylece sen masum bir çocuğa dönüşebilirsin.
Üçüncü ve sonuncu kısım ise tanık olmaktır — tepelerdeki gözcü. Nihayet, kahkaha ve gözyaşlarından sonra yalnızca tanıklık yapan bir sessizlik vardır. Tanık olmanın kendisi, baskılayıcı bir eylemdir. Tanık olursan ağlama durur, etkisizleşir. Bu meditasyon, kahkaha ve gözyaşlarını önceden bertaraf eder, bu sayede de, senin tanıklığının engelleneceği hiçbir şey kalmaz. Böylece, tanık olmak tertemiz bir gökyüzünü açıverir. Yedi gün boyunca sadece zihin açıklığını deneyimlersin.
Bu, tam olarak benim meditasyonumdur.
Bu küçücük taktiğin sunduğu kadarını, hiçbir meditasyonun sana veremeyecek olması şaşırtıcıdır. Benim bir çok meditasyonda deneyimlediğim şey, yapılması gerekenin, içindeki iki katmanı kırmak olduğudur. Kahkaların engellendi; sana, “Gülme, bu ciddi bir konudur!” denildi. Senin kahkahalarına kilisede ya da üniversite sıralarında izin verilmedi…
Demek ki ilk katman kahkahadır, ancak, sona erdiğinde kendini mutsuzluk ve gözyaşları içine gömülmüş bulursun. Fakat bu da muhteşem bir ferahlatıcı olgu haline gelecektir. Pek çok yaşamın çekilen acıları ve üzüntüleri kaybolacaktır. Şayet bu iki katmandan kurtulabilirsen kendini bulmuş olursun.
“Yaa-Huu” ya da “Yaa-Buu” sözcüklerinin anlamı yoktur. Bunlar sadece kendi varlığınıza belli bir amaç doğrultusunda girmek için kullanılabilecek yöntemler, seslerdir.
Bir çok meditasyon icat ettim, fakat belki de bu, en temel ve gerekli olanı haline gelecektir. O, tüm dünyayı ele geçirebilir…
Her toplum, neşe ve gözyaşlarını engelleyerek sana çok büyük zararlar verdi. Yaşlı bir adam ağlamaya başlarsa, “Ne yapıyorsun? Utanmalısın; sen elinden muzu alınmış ve bu nedenle ağlayan bir çocuk değilsin. Kendine başka bir muz al, ama, ağlama!” dersin. Bak — caddede dur ve ağlamaya başla, hemen sana şu fikirleri verecek bir kalabalık toplanır: “Ağlama! Her ne olduysa geçti, unut gitsin.” Kimse ne olup bittiğini bilmiyor, kimse sana yardım edemez; ama, herkes deneyecektir — “Ağlama!” Ve esasen, sen ağlamaya devam edersen, onlar da ağlamaya başlayacaklardır; çünkü onlar da gözyaşlarıyla dolup taşmaktadır. Bu gözyaşları, gözlere çok yakındırlar.
Ve ağlamak, gözyaşı dökmek, kahkaha atmak sağlıklıdır. Şimdilerde bilim adamları ağlamanın, gözyaşı dökmenin, kahkahalarla gülmenin, sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da son derece sağlıklı olduğunu söylüyorlar. Bunların, senin psikolojik sağlığını koruma yetileri çok yüksektir. Tüm insanlık, kimsenin yürekten kahkaha atmaması gibi basit bir nedenden dolayı biraz delirdi, çünkü her tarafta “Ne yapıyorsun? Sen çocuk musun — bu yaşta? Çocukların ne düşünür? Ses çıkarma!” diyecek birileri var.
Hiçbir neden yokken, yalnızca bir egzersiz, bir meditasyon olarak ağlayıp gözyaşı dökecek olursan … hiç kimse buna inanmayacaktır. Gözyaşları hiçbir zaman meditasyon olarak benimsenmemiştir. Ve ben derim ki, onlar yalnızca meditasyon değil, aynı zamanda ilaçtırlar. Daha iyi bir görme gücüne ve daha iyi bir içsel bakış açısına sahip olacaksın. Sana çok kökten bir yöntem sunuyorum; taptaze, el değmemiş. Ve hiç şüphe yok ki bu yöntem, dünya çapında yaygınlaşacak çünkü onun etkileri herkese, yapan kişinin gençleştiğini, daha sevecen hale geldiğini ve daha zarifleştiğini gösterecektir. Kişi daha esnek olmuş, daha az yobazlaşmıştır; daha çok neşelenmiş, çok daha şenlikli olmuştur.
Bu dünyanın gereksinim duyduğu tek şey, kalbin tüm geçmiş engellemelerden iyice arındırılmasıdır. Gözyaşları ve kahkahalar bunu birlikte yapabilir. Gözyaşları, içinde gizlenmiş tüm mutsuzlukları çıkarıp atacaktır ve kahkaha da seni esrimeden alıkoyan her şeyi alıp götürecektir. Bir kez bu sanatı öğrendiğinde fazlasıyla şaşıracaksın: “Neden daha önce bu söylenmedi?” diye. Bunun bir nedeni vardır: Hiç kimse insanlığın, bir gülün tazeliğine, güzelliğine ve hoş kokularına sahip olmasını istemedi.
Bu toplantılar dizisini Mistik Gül olarak isimlendirdim. “Yaa-Huu!” ise, Mistik Gül’ü senin tam da merkezine getiren, merkezini açacak ve hoş kokularını serbest bırakacak mantra sesidir; Mistik Gül, senin içsel varlığının kendi benliğine ulaşmasıdır.
Yardımcı Olacak Birkaç Nokta
O Yirmi bir günlük zaman dilimi boyunca diğer duygusal, zihinsel ve bedensel boşalım meditasyonlarını (Kundalini, Dinamik Meditasyon, ya da nefesi, duyguları açığa çıkaracak seanslar ve biyoeneji egzersizlerini) yapmaktan kaçınmak en iyisidir.
O Mistik Gül Meditasyonunu arkadaşlarınla beraber yapıyorsan, meditasyon esnasında birbirinizle konuşmayın.
O Pek çok insan kahkaha yahut ağlama haftasında bir kızgınlık katmanına denk gelir. Burada takılıp kalmaya gerek yoktur. Bırak onlar anlamsız seslerle ve bedensel devinimlerle dışa vurulsun, sonra da kahkahaya veya ağlamaya geri dön.
Ol Kahkahanı kutla, gözyaşlarını kutla, sessiz izleme anlarını kutla!”
Mistik Gül Meditasyonu
(Mystic Rose Meditation)
(Mystic Rose Meditation)
Tek başına da yapılabilinen bu meditasyon üç bölüme sahiptir ve 21 gün sürer.
1. Kahkaha İçin Talimatlar
Gerçek kahkaha herhangi bir şeye ilişkin değildir. O, içine bir ağacın çiçeklenmesi gibi doğuverir. Nedeni yoktur, mantıksal bir açıklaması yoktur. O mistikdir; bu nedenle Mistik Gül’ün de sembolüdür.
Yedi gün boyunca, “Yaa-Huu” diye bir kaç sefer bağırarak başla, sonra da hiç neden olmadan 45 dakika kahkaha at. Yere uzanabilir ya da oturabilirsin. Kimileri yere uzanmanın karın kaslarını rahatlattığını ve enerjinin daha kolay devinmesine izin verdiğini söylerler. Bazıları ise kendilerini bir örtüyle kaplamanın veya bacaklarını havada tutmanın, kahkaha atan, kıkırdayıp duran içindeki çocuğu açığa çıkarmaya yardım ettiğini söylerler. Önemli olan, kendi içsel kahkahanı bulmaktır, bir neden olmayan kahkahayı; bunun için de gözlerin genellikle kapalıdır. Bununla beraber, arkadaşlarınla kuracağın bir miktar göz teması da kahkahayı alevlendirmek için iyidir.
Bırak bedenin, içindeki çocuğun masumiyeti ile birlikte hafif, oyun oynarcasına sallansın, ve kendini adamakıllı kahkaha atabilmek için özgür bırak.
Bazı zamanlar, yüzyıllardır orada olan, kahkahana izin vermeyen engellerle karşılaşabilirsin. Bu olduğunda kahkaha tekrar yükselene kadar “Yaa-Huu!” diye bağır, yahut anlamsız sesler çıkar.
Bırakma: Kahkaha aşamasının sonunda, bir kaç dakikalığına gözler kapalı olarak, hiç kıpırdamadan otur. Bedenin heykel gibi donmuş durumda, içerideki tüm enerjiyi toplamakta. Sonrasında kendini serbest bırak: Bedenini tamamen gevşet ve hiçbir kontrol ya da çaba sarf etmeden düşmesine izin ver. Kendini hazır hissettiğinde tekrar kalk ve sessizce oturup 15 dakika boyunca izle.
2. Gözyaşları İçin Yönergeler
Kahkaha geçtiğinde, kendini gözyaşları ve mutsuzluk içinde boğulurken bulacaksın. Ancak, bu da harika bir ferahlama olgusuna dönüşecek. Pek çok hayatın çekilen acı ve sıkıntıları kaybolacak. Bu iki katmandan kendini kurtarabilirsen, kendini bulmuş olursun.
İkinci hafta için; hafifçe bir kaç kez “Yaa-Buu” diyerek başla ve sonra da 45 dakikalığına kendini ağlamak için özgür bırak. Üzüntünün içine girmeye yardımcı olması için odayı hafifçe karartmak isteyebilirsin. Oturabilir ya da yere uzanabilirsin. Gözlerini kapa ve seni ağlatacak her türden duygunun derinlerine doğru yol al.
Yüreğini arındırıp hafifletecek biçimde, derinlemesine ağlamak için kendine izin ver. İçine attığın ve çektiğin tüm acılardan oluşan barajın parçalanıp açılmakta olduğunu duyumsa — bırak göz yaşların dışarı taşsın. Takıldığını hissettiğinde ya da bir süre ağladıktan sonra uykunun geldiğini farkedersen anlamsız sesler çıkart. Bedenini öne ve arkaya doğru hafifçe sallandır, yahut birkaç kez tekrar “Yaa-Buu” de. Gözyaşları oradadır, sadece engelleme.
Bırakma: Her gün ağlama aşamasının sonunda, hiçbir şekilde kıpırdamadan birkaç dakika otur ve sonra da, kahkahanın sonunda yapmış olduğun gibi, kendini bırakmaya başla.
Bu ağlama haftası süresince, gözyaşlarını getirebilecek her türlü duruma açık ol. Savunmasız ol.
3. Tepelerdeki Gözcü İçin Talimatlar
Üçüncü hafta için, günün kendini rahat hissettiğin herhangi bir diliminde sessizce otur ve daha sonra da hafif ve duygulu bir müzikle dans et.
Yerde oturabilir veya sandalye kullanabilirsin. Başın ve sırtın olabildiğince dik, gözlerin kapalı ve nefesin doğal olmalıdır.
Gevşe, farkında ol, tepelerdeki gözcü gibi ol, geçip giden her şeye tanıklık ederek. Bu, meditasyon denilen izleme sürecidir; neyi izlediğinin bir önemi yoktur. Düşünceler, duygular, bedensel uyaranlar, yargılar; gelen şey ne olursa olsun, içinde kaybolmamaya veya kendini onunla özdeşleştirmemeye dikkat et.
Oturuştan sonra, kendi seçimin olan yumuşak bir müzik çal ve dans et. Kendi devinimlerini bulması için bedeni özgür bırak ve hareket etmekteyken izlemeye devam et; müziğin içinde kaybolma.