Ana içeriğe atla

Egosunu bırakmak isteyen kişi Egonun kendisidir


Sürekli olarak egoyu bırakmaktan söz ediyorsunuz fakat neyin ego ve neyin benim hakiki doğam olduğunu ayırt edemezken bunu nasıl yapabilirim?

Ego bırakılamaz. O tıpkı karanlık gibidir: Karanlıktan vazgeçemezsin, sadece içeriye ışık getirebilirsin. Işık olduğu an karanlık yoktur. Karanlıktan vazgeçmenin yolunun bu olduğunu söyleyebilirsin ama onu sözcük anlamı olarak alma. Karanlık var olmaz bile; o ışığın yokluğudur. Bu yüzden ona doğrudan bir şey yapamazsın. Sadece ışığa bir şey yapabilirsin; ya ışığı içeri getirirsin ya da dışarı çıkarırsın. Karanlık istersen ışığı kapat; karanlık istemezsen ışığı aç. Ego bırakılamaz.
Meditasyon öğrenilebilir. Meditasyon bir ışık gibi iş görür, meditasyon ışıktır.
Işık ol ve hiçbir yerde egoyu bulamayacaksın.
Şayet onu bırakmak istersen başın derde girecektir çünkü onu bırakmak isteyen kişi kimdir? O egonun kendisidir: Şimdi yeni bir oyun oynuyor, maneviyat, din kendini tanıma adı verilen oyun. Soruyu kim soruyor? O seni aptal yerine koyan egonun kendisidir. Ve egonun nasıl bırakılabileceğini sorduğunda doğal olarak sen "Bu ego olamaz, ego nasıl olur da kendi intiharını isteyebilir?" diye düşünürsün. Ego seni kandırmaya böyle devam eder.
Senin kendi doğanın soruları yoktur, onun cevaplara ihtiyacı yoktur. Senin kendi doğan mutlak ışıktır, ışıkla doludur. O karanlık nedir bilmez, o asla hiç karanlıkla buluşmamıştır.
Egoyu bırakmaya ihtiyacın yok. Sadece içeri bak, nerede olduğunu araştır; ilk önce onu bul. Kendi doğan hakkında şimdilik endişelenme. Sadece içeri gir, egoyu ara ve onu bulamayacaksın; onun yerine kendi ışıltılı, nilüfer gibi hoş kokulu doğanı bulacaksın. Kişi asla başka bir yerde böylesi bir güzellikle karşılaşamaz. O hayattaki en güzel deneyimdir. Ve bir kez sen kendi ışığının nilüferinin açtığını görürsen ego sonsuza dek bitmiştir. O zaman öyle anlamsız sorular sormayacaksın.
"Neyin ego ve neyin kendi hakiki doğam olduğunu nasıl ayırt etmeli?"diye soruyorsun.
Ya ego oradadır, o zaman hakiki doğa bilinmiyordur; ya hakiki doğa biliniyordur o zaman ego kalmamıştır, ikisine birden sahip olamazsın bu yüzden bir ayrım yapamazsın; onları ayırt edemezsin, aynı anda ikisi mevcut olamaz. Sadece bir tanesi mevcuttur.
Şu an sen ne olursan ol egodur, o yüzden ayırt etmek konusunda endişelenme. Eğer ego olmasaydı bu soru ortaya bile çıkmazdı. Kendi doğan hiçbir soru bilmez, kendi doğan saf mutluluktur, bir sorun değildir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dinamik Meditasyon

 Dinamik Meitasyon İlk aşama: 10 dakika Hızla burnundan nefes alıp verirken, bırak nefesin yoğun ve kaotik olsun. Nefes ciğerlere derinlemesine ulaşmalıdır. Derin nefes aldığından emin ol, mümkün olduğunca hızlı nefes alıp ver. Bedenini kasmadan, omuzların ve boynun gevşek olduğundan emin ol. Nefes alıp verme haline gelene kadar devam et. Bir kez enerjin harekete geçtiğinde, bedenini de harekete geçirmeye başlayacaktır. Bu bedensel devinimlerin oluşmasına izin ver, onları daha fazla enerji açığa çıkarmada yardımcı olarak kullan. Kollarını ve bedenini doğal bir şekilde hareket ettirmek enerjinin yükselmesine yardım edecektir. Enerjinin yükseldiğini hisset; ilk aşamada kendini salıverme ve hiç yavaşlama. İkinci aşama: 10 dakika Bedenine orada ne varsa dışa vurması için özgürlük tanı... PATLA! .... Bedeninin kontrolü ele geçirmesine izin ver. Dışarı atılmasına gerek olan her şeyi serbest bırak. Bütünüyle çıldır.... Şarkı söyle, çığlık at, ka...

Arayış

Hayat bir arayıştır, sürekli bir arayış, ümitsiz bir arayış; arayanın ne aradığını bilmediği bir arayış. Aramak için çok derin bir içgüdü var, ama insan ne aradığını bilmiyor. Ve öyle bir zihin durumu var ki, eline geçen şey ne olursa olsun, seni tatmin etmiyor. Hayal kırıklığı insanın kaderiymiş gibi görünüyor; çünkü ulaştığın şey, ona ulaştığın anda anlamsızlaşıyor. Yeniden aramaya başlıyorsun.   Bir şey elde etsen de etmesen de, arayış devam ediyor. Neyin var neyin yok, hiç önemli değil, çünkü arayış her durumda sürüyor. Fakirler arayışta, zenginler arayışta, hastalar arayışta, iyiler arayışta, güçlüler arayışta, güçsüzler arayışta, aptallar arayışta, bilgeler arayışta ve kimse tam olarak ne aradığını bilmiyor.   Bu arayışın ne olduğu ve neden orda olduğu anlaşılmalı. Öyle görünüyor ki, insanın varlığında, insanın zihninde bir boşluk var. İnsan bilincinin yapısında bir delik, bir kara delik var sanki. İçine sürekli bir şeyler atıyorsun ve hepsi kayboluyor. Sanki hiçbi...

Aşık olmak

Aşk bir ilişki değildir. Aşk bir varoluş durumudur ve bir başkasıyla hiçbir ilgisi yoktur. İnsan aşık olmaz, insan aşk olur. Ve tabii insan aşk olduğu zaman aşık da olur. Ama bu bir sonuçtur, bir yan üründür; kaynak değil. Kaynak, insanın aşk olmasıdır. Peki, kim aşk olabilir? Doğal olarak, eğer kim olduğunun farkında değilsen, aşk olamazsın. Korku olursun. Korku, aşkın tam karşıtıdır. Unutma, insanların düşündüğü gibi aşkın ve sevginin karşıtı nefret değildir. Nefret, amuda kalkmış aşktır, aşkın karşıtı değil. Aşkın gerçek karşıtı korkudur. İnsan sevgiyle büyür, korkuyla küçülür. İnsan, korkuda kapanır, sevgide açılır. İnsan, korkuda şüphe duyar, sevgide güvenir. İnsan korkuda yalnız kalır, sevgide ise kaybolur; o yüzden de yalnızlık gibi bir durum söz konusu olmaz. Eğer insan yoksa, nasıl yalnız olabilir? Çünkü sevgi varken bütün bu ağaçlar, kuşlar, bulutlar, güneş ve yıldızlar senin içindedir. Aşk, kendi içindeki gökyüzünün farkına vardığın zaman yaşanır. Küçük bir çocukta korku ...