Aydınlanma çok bireysel bir şarkıdır. Daima bilinmez, daima yeni, daima benzersiz. Asla tekrarlanmaz. Bu yüzden asla iki aydınlanmış insanı birbiri ile kıyaslama; aksi halde ya birine, ya ötekine, ya da ikisine birden haksızlık edersin. Ve hiçbir sabit fikrin olmasın. Yalnızca çok akışkan nitelikler hatırlanmalıdır. Akışkan nitelikler, diyorum, çok belirli şartlar değil.
Örneğin, her aydınlanmış insan derin bir sessizlik yaşar. Neredeyse dokunulabilir bir sessizlik. Onun huzurunda, alıcı, yeni düşüncelere açık insanlar sessizleşir. Aydınlanmış insanın muazzam bir tatmin hissi olacaktır, ne olursa olsun tatmininde bir fark olmaz.
Hiç sorusu kalmayacaktır, tüm sorular çözülecektir. Tüm yanıtları bildiğinden değil, tüm sorular çözülmüştür. Ve o mutlak sessizlik, zihinsizlik durumunda, her soruya muazzam bir derinlikle yanıt verebilir. Hazırlık yapmasına ihtiyaç yoktur. Ne söyleyeceğini kendisi de bilmez, o anda gelir; bazen kendisi bile şaşırır. Ama bu, yanıtlar içinde, hazır demek değildir. Hiç yanıtı yoktur. Hiç sorusu yoktur. Yalnızca açıklık vardır, herhangi bir soruya odaklanabilen bir ışık ve sorunun bütün saklı anlamları, tüm yanıtlanma olasılıkları aniden berrak olur.
Bu yüzden bazen bir şey sorduğunu ve aydınlanmış adamın başka bir yanıt verdiğini görebilirsin. Bu olur, çünkü sen kendi sorunun saklı anlamlarının farkında değilsindir. O yalnızca senin sözlerini yanıtlamaz. Seni yanıtlar. O soruyu üreten zihni yanıtlar. Çok kez soru ve yanıt uyumsuz görünebilir, ama kesinlikle buluşurlar. Yalnızca sorunun derinliklerine bakman gerekir, o zaman kesinlikle o soru olduğunu görürsün. Çok kez sorunu ancak yanıtlandığı zaman anladığını fark edersin, çünkü o boyutun farkında değilsindir, o sözcüklerin geldiği kendi zihninin, kendi bilinçsizliğinin farkında değilsindir.
Ama aydınlanmış adamın yanıtları, yazmaları, tırnak işaretleri yoktur. Yalnızca ulaşılabilir durumdadır; tıpkı bir ayna gibi karşılık verir, yoğunluk ve bütünlük ile karşılık verir.
Bu yüzden bunlar akışkan niteliklerdir, koşullar değil. Küçük şeylere bakma; ne yediğine, ne giydiğine, nerede yaşadığına; bunların konu ile ilgisi yoktur. Yalnızca sevgisine, merhametine, güvenine dikkat et. Güveninden faydalansan bile, bu onun güvenini değiştirmez. Merhametini kötüye kullansan bile, sevgisine ihanet etsen bile, bu hiçbir fark yaratmaz. Sorunun budur. Onun güveni, merhameti, sevgisi aynı kalır.
Yaşamdaki tek çabası insanları nasıl uyanık kılacağı olacaktır. Ne yaparsa yapsın, her eylemin arkasındaki tek amaç budur: Nasıl giderek, daha fazla insanı uyanık kılacağı, çünkü uyanış aracılığı ile yaşamın nihai mutluluğunu bulmuştur..OSHO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder