Ana içeriğe atla

8

Bu dünya üzerinde birçok insan aydınlandı. Fakat pek azı bir usta haline gelip sizin problemlerinize ve engellerinize bir çözüm getirebildi. Çünkü aydınlanınca kendi problemlerini çözmek, kendi engelleri ile uğraşmak zorundaydılar.
Krişnamurti aydınlandı. Karışık bir olayı basit bir formüle indirgedi. Gizem kayboldu. Bir mantıkçı gibi konuştu. Kimseye faydası olmayan belli formülleri tekrar ediyordu. Kalıplaşmış formüllerle birçok kişi aldandı. Çünkü hayat belli bir kalıba sığdırılamaz.
Bazen bir insan ustaya ihtiyaç duymadan aydınlanır. Bazen de bir değil birçok ustanın yardımıyla aydınlanır. Bir yönteme ihtiyaç duymadan da aydınlanabilirsiniz ama tersi de doğrudur. Mantıklı insanlar her şeyi evet ve hayır olarak böler. Batılı düşünür Bono güzel bir sözcük kullandı: Po. Bu sözcüğü evet ve hayırın yanlış olacağı durumlarda kullandı. Po evet + hayır anlamına geliyordu. Po gri renk demektir. Ne tamamen beyaz ne de tamamen siyah. Ancak şu an kullandığımız dil sadece evet ve hayıra izin veriyor.
Sevgi bölündü, yürek bölündü, zihin bölündü. Tüm batı şizofrenik bir hale geldi. Sufizm'in tüm çabası sizi bir bütün haline getirmektir. O zaman tüm ayrımlar yok olur. O zaman tüm birimler bütün olur. Hatta zihin ve yüreğiniz bile bir olur. Ve gerçeğe ulaşırsınız. Bu ancak deneyimle mümkündür.
Özgürlüğün dilini anlayamazsınız. Ancak korkunun dilini anlayabilirsiniz. İsa sadece bir hayat olduğunu söyledi, tekrar doğumdan bahsetmedi. Aynı şey Müslüman ve Yahudilerde de var. Eğer bahsetseydi rahatlayıp yaşadıkları karanlık hayattan daha da keyif alacaklardı. Böylece dönüşüm olanağı ertelenmiş olacaktı. Heyecan ve korku yaratmak için, tek bir hayat var dedi. Böylece erteleme olanağını ortadan kaldırdı.
Doğuda ise durum farklı. Hint kültürü çok eski. Yaşlı bir zihni var. Oradaki tekrar doğumun mesajı şu; yeter artık. Eğer aynı kalırsan tekerlek dönmeye devam edecek. Buradaki sıkıntıdan kaynaklanan bir felsefe.
Bana hangisi doğru diye sormayın. Her ikisi de ne doğru ne de yanlış. Bir toplum yaşlanınca İsa'nın düşüncesi yardım edemez. Batı da artık yaşlandı ve İsa'nın düşüncesi yardım etmiyor. Ve batılı zihinler yüzlerini doğuya çevirdiler. Sıkıntı felsefesi daha yardımcı oluyor.
Kıyamet günü çocukça görünüyor. Bir hayat yeterli değil. Bir insana verdiğiniz tek bir fırsatla onu nasıl yargılayabilirsiniz? Bu anlatımlar bir araçtır. Burada araç şu manaya gelir: yani ne doğrudur ne de yanlış. Eğer size bir yardımı olursa doğrudur. Size engel olursa yanlıştır.
Her din doğduğu zaman doğrudur. Zamanla durumlar değiştikçe, doğruluk payını yitirir. Sadece belli durumlara uyum sağlar. Sıkıntı ve yük olmaya, sizi boğmaya başlar. Bugün dünyada üç yüz din var ve çoğu ölü. Dinin bir araç olduğunu anlarsanız eğer şu sizin için açık olacaktır: bir araç sonsuza değin araç olarak kalamaz.
Ben de bugün araçlar yaratıyorum. Bir gün ölecekler. İşleri bittiği zaman onun ötesine geçin. Taşımayın, bağlanmayın. Çünkü bu bir intihar olur.
Gurdjieff bir sufiydi*. Batılılar onu anlayamadılar. Bir gün adamın biri gelir ve kendinden bahsetmeye başlar. Vejetaryen olduğunu, alkole ve sigaraya dokunmadığını söyler. Gurdjieff şöyle der "Benimle olmak istiyorsan her şeyi benim ellerime bırakacaksın." Adam "Tabii ki size teslim oluyorum." der.
Gurdjieff "İyi o zaman ilk yapacağın şeyler: et yemek, sigara içmek, alkol almak ve kadınlarla birlikte olmak." der.
Adam bunları duyduğuna inanamaz. Şaka olduğunu zanneder. Bir aziz nasıl olur da böyle konuşur.
Gurdjieff "Senin vejetaryenliğin vejetaryenlik değil. Sadece egonun bir parçası. Bunlar senin egonun parçası haline gelmiş. Egonu kırabilmemin tek yolu bu." der.
Adam bir süre sonra dönüşüme uğrar. Buradaki ince ego, etten ve alkolden daha zarar vericidir. Dönüşüm olduktan sonra her şey tekrar bırakılabilir.
Bazen de tersini yapar Gurdjieff. Adamda her şey vardır. O zaman onu bir oruç ve diyete sokar. O kendi yoluna kurnaz adamın yolu dedi. Birçok cesur kişiye Gurdjieff'in yardımı oldu.
Yardım etmek için tüm ustalar böyle olmak zorundadır. Fakat siz ustaların masum bakireler gibi olduğunu düşünürsünüz. Böyle olanları da vardır ama kimseye faydaları dokunmaz.
Gerçekten aydınlanmış insan iyi ve kötüden, günah ve erdemden ötede yer alır. Karşıtlığın ve ikilemin ötesindedir. Hem ikisidir, hem değildir. Sadece böyle bir insanın hayatı zengin bir hayattır. Fakat böyle bir insanla beraber olmak zordur. Çünkü sizin kendinize ait görüşleriniz, yargılarınız vardır. Üzüntü verici olan şudur; size yardımı olacak insanlardan kaçar, yardımı olamayacak olanların etkisi altına girersiniz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dinamik Meditasyon

 Dinamik Meitasyon İlk aşama: 10 dakika Hızla burnundan nefes alıp verirken, bırak nefesin yoğun ve kaotik olsun. Nefes ciğerlere derinlemesine ulaşmalıdır. Derin nefes aldığından emin ol, mümkün olduğunca hızlı nefes alıp ver. Bedenini kasmadan, omuzların ve boynun gevşek olduğundan emin ol. Nefes alıp verme haline gelene kadar devam et. Bir kez enerjin harekete geçtiğinde, bedenini de harekete geçirmeye başlayacaktır. Bu bedensel devinimlerin oluşmasına izin ver, onları daha fazla enerji açığa çıkarmada yardımcı olarak kullan. Kollarını ve bedenini doğal bir şekilde hareket ettirmek enerjinin yükselmesine yardım edecektir. Enerjinin yükseldiğini hisset; ilk aşamada kendini salıverme ve hiç yavaşlama. İkinci aşama: 10 dakika Bedenine orada ne varsa dışa vurması için özgürlük tanı... PATLA! .... Bedeninin kontrolü ele geçirmesine izin ver. Dışarı atılmasına gerek olan her şeyi serbest bırak. Bütünüyle çıldır.... Şarkı söyle, çığlık at, ka...

Arayış

Hayat bir arayıştır, sürekli bir arayış, ümitsiz bir arayış; arayanın ne aradığını bilmediği bir arayış. Aramak için çok derin bir içgüdü var, ama insan ne aradığını bilmiyor. Ve öyle bir zihin durumu var ki, eline geçen şey ne olursa olsun, seni tatmin etmiyor. Hayal kırıklığı insanın kaderiymiş gibi görünüyor; çünkü ulaştığın şey, ona ulaştığın anda anlamsızlaşıyor. Yeniden aramaya başlıyorsun.   Bir şey elde etsen de etmesen de, arayış devam ediyor. Neyin var neyin yok, hiç önemli değil, çünkü arayış her durumda sürüyor. Fakirler arayışta, zenginler arayışta, hastalar arayışta, iyiler arayışta, güçlüler arayışta, güçsüzler arayışta, aptallar arayışta, bilgeler arayışta ve kimse tam olarak ne aradığını bilmiyor.   Bu arayışın ne olduğu ve neden orda olduğu anlaşılmalı. Öyle görünüyor ki, insanın varlığında, insanın zihninde bir boşluk var. İnsan bilincinin yapısında bir delik, bir kara delik var sanki. İçine sürekli bir şeyler atıyorsun ve hepsi kayboluyor. Sanki hiçbi...

Aşık olmak

Aşk bir ilişki değildir. Aşk bir varoluş durumudur ve bir başkasıyla hiçbir ilgisi yoktur. İnsan aşık olmaz, insan aşk olur. Ve tabii insan aşk olduğu zaman aşık da olur. Ama bu bir sonuçtur, bir yan üründür; kaynak değil. Kaynak, insanın aşk olmasıdır. Peki, kim aşk olabilir? Doğal olarak, eğer kim olduğunun farkında değilsen, aşk olamazsın. Korku olursun. Korku, aşkın tam karşıtıdır. Unutma, insanların düşündüğü gibi aşkın ve sevginin karşıtı nefret değildir. Nefret, amuda kalkmış aşktır, aşkın karşıtı değil. Aşkın gerçek karşıtı korkudur. İnsan sevgiyle büyür, korkuyla küçülür. İnsan, korkuda kapanır, sevgide açılır. İnsan, korkuda şüphe duyar, sevgide güvenir. İnsan korkuda yalnız kalır, sevgide ise kaybolur; o yüzden de yalnızlık gibi bir durum söz konusu olmaz. Eğer insan yoksa, nasıl yalnız olabilir? Çünkü sevgi varken bütün bu ağaçlar, kuşlar, bulutlar, güneş ve yıldızlar senin içindedir. Aşk, kendi içindeki gökyüzünün farkına vardığın zaman yaşanır. Küçük bir çocukta korku ...