Ana içeriğe atla

3

Nasıl yaşadığınızı anlamaya çalışın. Ancak her şeyi değiştirmek için acele etmeyin. Derin bir şekilde izleyin. Yanlışı görün ve gözleriniz doğru olan yöne hareket etsin.
Yüreğin gerçekten ne olduğunu bilmeden yaşıyorsunuz. Attığını işittiğiniz şey gerçek yürek değil. O sadece bedenin bir parçası. Onun arkasında gizli bir şey var. Kalp atışlarınızın arasındaki boşluklarda gerçek kalp atışınız var. Yüreğinizin kutsal parçasıyla ilişkinizi kaybettiniz. Sevgisiz, kalpsiz bir hayat yaşıyorsunuz. Sert kayalar gibisiniz. Kayalar bile bu kadar sert değil. Benim bu kayanızı kırmaya çalışmam çok zor bir şey; çünkü kayanız kendini her yolla korumaya çalışıyor. Böyle olup olmadığınızı bir düşünün.
Bu gün evlilik bile, çirkin bir kurum haline, bir tür ticari anlaşma haline geldi. Evlilik kurumu yürek dışında her şeye önem veriyor. Para önemli, aile önemli, yürek gereksiz.
Sevgi kendi ayaklarınızla yürümeye benzer. Bugünkü evlilik ise koltuk değnekleri ile yürümek gibi. Böyle bir evlilik sizi sakatlar. Bireyselliğiniz kaybolur ve toplumun üyesi haline gelirsiniz. Gerçek bir birey, birey olarak kalır; hiçbir şeyin üyesi olmaz. Bugün insanlar evlilik içerisinde sanki bir hapishanede gibi yaşıyorlar. Nasıl bir kadının sahibi olabilirsiniz? Nasıl bu benim çocuğum diyebilirsiniz? Tüm çocuklar Tanrıya aittir. Nasıl onu sahiplenebilirsiniz? Onu sevebilirsiniz, doğduğu zaman kutlama yapabilirsiniz. Fakat onun üzerinde güç kullanamazsınız. Bunlar zorbalık içeren düşüncelerdir. Nasıl güzel bir kadını çirkin bir karıya dönüştürebilirsiniz? Kadın, bir gün tekrar özgürlüğüne kavuştuğunda, bir daha karılık denilen kafeste olmayacak. Artık erkek de koca olmayacak ve her ikisi de sevginin gökyüzünde özgürce uçmaya başlayacaklar.
Doğal olan ne varsa, toplum ona karşı. Tüm doğa sakatlandı. Hemen bastırıyor ve hayvani damgası vuruyorlar. Sizi yüzeysel, yarım yamalak, yapay bir insan haline getiriyorlar. Plastik çiçek veriyorlar çünkü daha güvenli. Gerçek çiçek sabah oradadır ama ertesi gün orada olmayabilir. Bu yüzden tehlikelidir. Oysa plastik çiçek sabah akşam aynı yerinde, değişmeden kalır. Evlilik de buna benzer bir güvenlik içerir. Oysa değişmezlik zihninizi yönetmemeli. Bir değer haline gelmemeli. Aksi takdirde varoluşa doğru ilerleyemezsiniz. Bir şey orada iken tadına varın. Orada değilse affedin, unutun ve yolunuza devam edin.
İlişkilerde sevginin üzerinde durursanız dünyadaki boşanmalar oldukça artacaktır. Toplum şöyle der " Evlilik; çocuklar, aile, toplum ve herkes için yararlı ve kullanışlıdır. Ya Sevginin faydası nedir? Sevgi tehlikelidir." Bu çok fazla çıkarcı bir düşüncedir. Fakat Tanrı çıkarcı değildir, Tanrı eşya değildir. O bir kutlayıştır. Böyle davranırsanız hayatınızda kutlayış olmaz. Hayatınız bir çöle dönüşür. Toplum size yardım etmek istediğini söylerken zehirliyor. Bugün insanlar ancak koltuk değnekleri ile yürüyebiliyorlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dinamik Meditasyon

 Dinamik Meitasyon İlk aşama: 10 dakika Hızla burnundan nefes alıp verirken, bırak nefesin yoğun ve kaotik olsun. Nefes ciğerlere derinlemesine ulaşmalıdır. Derin nefes aldığından emin ol, mümkün olduğunca hızlı nefes alıp ver. Bedenini kasmadan, omuzların ve boynun gevşek olduğundan emin ol. Nefes alıp verme haline gelene kadar devam et. Bir kez enerjin harekete geçtiğinde, bedenini de harekete geçirmeye başlayacaktır. Bu bedensel devinimlerin oluşmasına izin ver, onları daha fazla enerji açığa çıkarmada yardımcı olarak kullan. Kollarını ve bedenini doğal bir şekilde hareket ettirmek enerjinin yükselmesine yardım edecektir. Enerjinin yükseldiğini hisset; ilk aşamada kendini salıverme ve hiç yavaşlama. İkinci aşama: 10 dakika Bedenine orada ne varsa dışa vurması için özgürlük tanı... PATLA! .... Bedeninin kontrolü ele geçirmesine izin ver. Dışarı atılmasına gerek olan her şeyi serbest bırak. Bütünüyle çıldır.... Şarkı söyle, çığlık at, ka...

Arayış

Hayat bir arayıştır, sürekli bir arayış, ümitsiz bir arayış; arayanın ne aradığını bilmediği bir arayış. Aramak için çok derin bir içgüdü var, ama insan ne aradığını bilmiyor. Ve öyle bir zihin durumu var ki, eline geçen şey ne olursa olsun, seni tatmin etmiyor. Hayal kırıklığı insanın kaderiymiş gibi görünüyor; çünkü ulaştığın şey, ona ulaştığın anda anlamsızlaşıyor. Yeniden aramaya başlıyorsun.   Bir şey elde etsen de etmesen de, arayış devam ediyor. Neyin var neyin yok, hiç önemli değil, çünkü arayış her durumda sürüyor. Fakirler arayışta, zenginler arayışta, hastalar arayışta, iyiler arayışta, güçlüler arayışta, güçsüzler arayışta, aptallar arayışta, bilgeler arayışta ve kimse tam olarak ne aradığını bilmiyor.   Bu arayışın ne olduğu ve neden orda olduğu anlaşılmalı. Öyle görünüyor ki, insanın varlığında, insanın zihninde bir boşluk var. İnsan bilincinin yapısında bir delik, bir kara delik var sanki. İçine sürekli bir şeyler atıyorsun ve hepsi kayboluyor. Sanki hiçbi...

Aşık olmak

Aşk bir ilişki değildir. Aşk bir varoluş durumudur ve bir başkasıyla hiçbir ilgisi yoktur. İnsan aşık olmaz, insan aşk olur. Ve tabii insan aşk olduğu zaman aşık da olur. Ama bu bir sonuçtur, bir yan üründür; kaynak değil. Kaynak, insanın aşk olmasıdır. Peki, kim aşk olabilir? Doğal olarak, eğer kim olduğunun farkında değilsen, aşk olamazsın. Korku olursun. Korku, aşkın tam karşıtıdır. Unutma, insanların düşündüğü gibi aşkın ve sevginin karşıtı nefret değildir. Nefret, amuda kalkmış aşktır, aşkın karşıtı değil. Aşkın gerçek karşıtı korkudur. İnsan sevgiyle büyür, korkuyla küçülür. İnsan, korkuda kapanır, sevgide açılır. İnsan, korkuda şüphe duyar, sevgide güvenir. İnsan korkuda yalnız kalır, sevgide ise kaybolur; o yüzden de yalnızlık gibi bir durum söz konusu olmaz. Eğer insan yoksa, nasıl yalnız olabilir? Çünkü sevgi varken bütün bu ağaçlar, kuşlar, bulutlar, güneş ve yıldızlar senin içindedir. Aşk, kendi içindeki gökyüzünün farkına vardığın zaman yaşanır. Küçük bir çocukta korku ...