Bir kadın, bir adamı çıldırtabilir mi

"Bhagwan, Bir kadın, bir adamı çıldırtabilir mi?"
Aslında adamına göre değişir. Eğer akıllı ise kılıbık bir koca olur ve çıldırmaktan kurtulur. Bu yüzden erkeklerin  çoğu hayatta kalabilmek için kılıbık olmayı seçer.
Sorun kadında değildir. O sizi çıldırtmak için bir çaba sarf etmez. Sadece onların zihinleri değişik çalışır. Durum, manyetik alandaki kutuplar gibidir. Bir kadın ne kadar farklıysa size o kadar cazip gelecektir. Sizin gibi oldukça çekim kaybolur.
İlişki bir kemere benzer. Bir kemer yapacağınızda, karşılıklı konulan tuğlaların zıtlığı, bir güç yaratır ve yapının ayakta kalmasını sağlar.
Kadının düşünme biçiminin farklılığı erkek için çıldırtıcı olabilir. Kadın mantıkla hareket etmez. Fakat bu onun yoludur, doğasıdır. Çıldırma mantıksal zihne ait bir olgudur. Bir kadını sevdiğinizde, onu ne pahasına olursa olsun kaybetmek istemezsiniz, onu anlamak, hissetmek istersiniz. Tüm hayatınızı ve çalışmanızı ona adayabilirsiniz. Fakat ne yapsanız fayda etmez, neyin ne olduğunu anlayamazsınız. O hiçbir zaman sizi anlamaya çalışmaz. O sonuca, prosedür olmadan ulaşır, atlama yapar. İşin mucize tarafı onun mantıksal hareket etmeden haklı çıkmasıdır. Bu durum çıldırtıcı olabilir.
Karısının büyük piyangoyu kazandığını duyan kocası çok şaşırır ve nasıl başardığını sorar.
Karısı hemen anlatmaya başlar: "Rüyamda yedi rakamını üç kere gördüm ve bunun yirmi sekiz manasına geleceğini düşünerek bu rakamla başlayan bileti aldım"
Kocası çok şaşırır ve "Ama üç kere yedi yirmi sekiz etmez ki" der.
Karısı hemen yanıtlar " Sen matematikçi olabilirsin ama piyangoyu kazanan benim."
Matematiği kim ne yapsın, önemli olan sonuçtur. Kadın zaten anlamıştır, bu yüzden anlamaya çalışmaz. Çağlardır erkekler kadınları anlamaya çalışarak hata yaptılar.
Bayan psikanalizci, hastasının zihinsel ve duygusal durumu hakkındaki üç aylık yoğun araştırmasını tamamlar. Son sözlerini söylemek için hastasını çağırır. Hafitçe öksürür, kağıtlarına bakar ve sözlerine başlar. "Eee çalışmalarım sonucunda varmış olduğum nihai analiz ve profesyonel kanım şudur ki siz manyağın tekisiniz."
Hasta şok olur ve kızgın bir şekilde sorar "Söyleyeceğiniz başka bir şey yok mu?"
"Evet var aynı zamanda da çirkin birisiniz."
Kadınları anlamaya çalışmayı bırakın. Onların var olan farklılıklarının, hayata değişik yaklaşımlarının tadına varın. Kadın sizin gibi düşünmez, sadece bedeni değil ruhu da farklıdır. Zihninizi bir kenara bırakın ve mevcut olanı yaşayın. Daha az entelektüel olun. Onunla dans edin, şarkı söyleyin, onu sevin. Onunla tartışmaya çalışmayın. Böylece kaybetmez ve çıldırmazsınız. Tartışma çıktığında onunla barış yolu arayın. Tartıştıkça daha fazla ısrarcı olmaya başlar ve kavga etmeniz kaçınılmaz olur. İstiyorsanız deneyebilirsiniz..........
Aslında bu gibi durumlar için en iyisi daha fazla dinginlik, daha fazla aşkın bilgelik içinde olmaktır. Derine inin. Meditasyon en iyi savunma aracıdır. Meditasyonun enerjisi ile çevrilirseniz korunursunuz. Şunu unutmayın: meditasyon sizin tarafınızdan yaratılmadı, siz onunla doğdunuz. O sadece keşfedilmeyi bekliyor. Geçek benliğiniz keşfedilmeyi bekliyor. Ancak gerçek benlik kilise için, kalabalıklar için, gelenekler için tehlike arz eder. Çünkü böyle bir insan kendi kişiliğini, bireyselliğini yaşamaya başlayacaktır. O zaman kitle bilincine ait olmayacaksınız, sömürülemeyeceksiniz, yönetilemeyeceksiniz. Kendi ışığınıza göre yaşayacaksınız. Hayatınız bir güzellik haline dönüşecek. Oysa toplum size bir kişilik -karakter- yüklemeye çalışır. Sizin gerçekte olduğunuzdan farklı bir kişilik. Bu kişilik aslında maske manasına gelir.
Eğer meditasyon yaparsanız, er veya geç sevgiye -aşka- ulaşırsınız. Derin meditasyonlardan sonra er veya geç içinizden, daha önce tanık olmadığınız muazzam bir sevginin yükseldiğini göreceksiniz. Bu varlığınıza yeni bir kalite getirir, yeni bir kapı aralar. Sessizliğin ince kalitesi içinize girer. Düşünceler yok olur ve boşluk belirir. Kendi varlığınıza dokunursunuz. Şunu unutmayın: meditasyon sizin tarafınızdan yaratılmadı, siz onunla doğdunuz.
Doğru bir çizgide olan sevgi -aşk- sizi daha fazla dingin, daha fazla saf yapar. Bu sevgi, meditasyondan doğan bir sevgidir, zihinden değil. Dünyada milyonlarca çift sanki sonsuz sevgiyi yaşıyormuş gibi davranıyorlar. Ama bu imkansızdır. Onların zihinden doğan sevgileri, sonsuzluk niteliği taşımaz. Sevgi bir kişiye yöneldiği zaman sınırlanır.
Önce meditasyon yapın. Meditasyon bir çiçek, sevgi -aşk- ise onun kokusudur. Sonsuz sevgi -aşk- buradan kaynaklanır. Böylece sevgiyi yaşadığınızda sevginin kendisi olursunuz. Sevgi -aşk- sizin kokunuz haline gelir. Herhangi bir şeyle sınırlanmayan, her şeyi kapsayan bir sevgi. İşte sizi çevreleyen bu sevgi sonsuz sevgidir. Aynen Buda'yı, İsa'yı, Zerdüş'tü çevreleyen sevgi gibi.
Daha sonra yoğun bir şefkat hissedersiniz. Buda şefkati şöyle tanımladı: meditasyon artı sevgi.
Eğer sevginiz, başkasına duyulan bir arzudan kaynaklanmıyorsa, bir ihtiyaç sonucu değilse, karşılığının gelmesini beklemeden sadece veriyorsa, bir dilenci değil bir imparator ise, işte bu şefkattir.
Seks hayvanidir, sevgi -aşk- insanidir, şefkat ise Tanrısaldır. Seks fizikseldir, sevgi -aşk- psikolojiktir, şefkat ise ruhsaldır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder