Nasıl yaşadığınızı anlamaya çalışın. Ancak her şeyi değiştirmek için acele etmeyin. Derin bir şekilde izleyin. Yanlışı görün ve gözleriniz doğru olan yöne hareket etsin.
Yüreğin gerçekten ne olduğunu bilmeden yaşıyorsunuz. Attığını işittiğiniz şey gerçek yürek değil. O sadece bedenin bir parçası. Onun arkasında gizli bir şey var. Kalp atışlarınızın arasındaki boşluklarda gerçek kalp atışınız var. Yüreğinizin kutsal parçasıyla ilişkinizi kaybettiniz. Sevgisiz, kalpsiz bir hayat yaşıyorsunuz. Sert kayalar gibisiniz. Kayalar bile bu kadar sert değil. Benim bu kayanızı kırmaya çalışmam çok zor bir şey; çünkü kayanız kendini her yolla korumaya çalışıyor. Böyle olup olmadığınızı bir düşünün.
Bu gün evlilik bile, çirkin bir kurum haline, bir tür ticari anlaşma haline geldi. Evlilik kurumu yürek dışında her şeye önem veriyor. Para önemli, aile önemli, yürek gereksiz.
Sevgi kendi ayaklarınızla yürümeye benzer. Bugünkü evlilik ise koltuk değnekleri ile yürümek gibi. Böyle bir evlilik sizi sakatlar. Bireyselliğiniz kaybolur ve toplumun üyesi haline gelirsiniz. Gerçek bir birey, birey olarak kalır; hiçbir şeyin üyesi olmaz. Bugün insanlar evlilik içerisinde sanki bir hapishanede gibi yaşıyorlar. Nasıl bir kadının sahibi olabilirsiniz? Nasıl bu benim çocuğum diyebilirsiniz? Tüm çocuklar Tanrıya aittir. Nasıl onu sahiplenebilirsiniz? Onu sevebilirsiniz, doğduğu zaman kutlama yapabilirsiniz. Fakat onun üzerinde güç kullanamazsınız. Bunlar zorbalık içeren düşüncelerdir. Nasıl güzel bir kadını çirkin bir karıya dönüştürebilirsiniz? Kadın, bir gün tekrar özgürlüğüne kavuştuğunda, bir daha karılık denilen kafeste olmayacak. Artık erkek de koca olmayacak ve her ikisi de sevginin gökyüzünde özgürce uçmaya başlayacaklar.
Doğal olan ne varsa, toplum ona karşı. Tüm doğa sakatlandı. Hemen bastırıyor ve hayvani damgası vuruyorlar. Sizi yüzeysel, yarım yamalak, yapay bir insan haline getiriyorlar. Plastik çiçek veriyorlar çünkü daha güvenli. Gerçek çiçek sabah oradadır ama ertesi gün orada olmayabilir. Bu yüzden tehlikelidir. Oysa plastik çiçek sabah akşam aynı yerinde, değişmeden kalır. Evlilik de buna benzer bir güvenlik içerir. Oysa değişmezlik zihninizi yönetmemeli. Bir değer haline gelmemeli. Aksi takdirde varoluşa doğru ilerleyemezsiniz. Bir şey orada iken tadına varın. Orada değilse affedin, unutun ve yolunuza devam edin.
İlişkilerde sevginin üzerinde durursanız dünyadaki boşanmalar oldukça artacaktır. Toplum şöyle der " Evlilik; çocuklar, aile, toplum ve herkes için yararlı ve kullanışlıdır. Ya Sevginin faydası nedir? Sevgi tehlikelidir." Bu çok fazla çıkarcı bir düşüncedir. Fakat Tanrı çıkarcı değildir, Tanrı eşya değildir. O bir kutlayıştır. Böyle davranırsanız hayatınızda kutlayış olmaz. Hayatınız bir çöle dönüşür. Toplum size yardım etmek istediğini söylerken zehirliyor. Bugün insanlar ancak koltuk değnekleri ile yürüyebiliyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder