Ölme Hakkı
Doğal olarak insanlar, emekliye ayrıldıkları zaman, dinleneceklerini, rahatlayıp her şeyin keyfini çıkaracaklarını sanırlar. Fakat gerçekten emekli oldukları zaman dinlenmenin, rahatlamanın mümkün olmadığını görürler çünkü tüm yaşamları boyunca hep bir koşuşturmaca, gerginlik, endişe ve keder içinde olmuşlardır. Şimdi sırf emekliye ayrıldıkları için, bedenleri altmış yılda kazandıkları alışkanlıklardan bir anda kurtulamaz.
Ve yaşlılık gitgide uzamaktadır; Avrupa'da seksen, doksan, yüz, hatta yüzyirmi yaşına kadar yaşamak artık ender bir durum değildir. Sovyetler Birliği'nde, özellikle Kafkaslarda, yüzelli yaşını aşmış binlerce insan vardır. Hatta yüzseksen yaşına ulaşmış birkaç yüz insan bile vardır. Bu kimseler hala tarlalarda, bahçelerde çalışmakta, iş yapmak istemektedirler. Yüzseksen yaşına kadar yaşayacak olan bir insanı altmış yaşında emekliye ayıramazsınız. O ömrünün yalnızca üçte birlik kısmını yaşamıştır ve diğer üçte ikilik kısım önünde bomboş uzanmaktadır. Ona hala bir takım işler bulmanız gerekir.
Fakat işler zamanla insanlardan daha hızlı ve daha iyi çalışan makinelerin eline geçmektedir. Bir makine, bin kişinin yerine geçebilir. Onbin kişinin yapabileceği bir işin üstesinden tek bir bilgisayar gelebilir. Peki ya o bin kişiye ya da onbin kişiye ne olacak? Bu insanlar ölmeyi isteyecekler.
Dünya çapında, gelişmiş ülkelerde bu konuda hareketler oluşmuştur; yaşlı insanlar intihar etmek için yasal bir hak talep etmektedirler ve kimse bu yüzden onları suçlayamaz. Onlar, "Biz yeteri kadar yaşadık ve kendimizi böyle sürüklemeye devam etmek gereksiz bir işkenceye dönüştü. Artık mezarlarımızda istirahata çekilmek istiyoruz. Her şeyi gördük, her şeyi yaşadık. Artık bizler için umut edecek, hayalini kuracak, arzulayacak hiçbir şey kalmadı. Yarın bizler için içi boş ve ürkütücü bir hal aldı, ölmek daha iyi." diyorlar.
Bu yüzden böyle bir akım gelişti; ötanazi akımı ve ben bu akımı destekliyorum. Her devlet, her hastanede, ölmek isteyen hastalar için olanaklar geliştirmelidir. Bu uygulamaya belli sınırlamalar getirilebilir. Sözgelimi, seksen yıllık bir yaşamdan sonra kişi ölmeyi yeğlerse, onun bu son ayında dinlenebilmesi, arkadaşlarını davet edebilmesi, eski dostları, iş arkadaşları ile buluşup, güzel müzikler, roman ya da şiirler dinleyebilmesi için hastanede güzel bir yer ayarlanabilir.
İnsanları gereksizce taciz etmenin ne anlamı var? Onların tek bir iğneyle, sonunda ölüme dönüşecek derin bir uykuya dalmalarını sağlayabiliriz. Kesinlikle eminim ki devletler ve tıp bilimi bu uygulamanın önünü açmak zorunda kalacak çünkü kişi yeteri kadar yaşadığında, artık çocukları bile yaşlanıp, altmış yaşlarına, emeklilik yaşlarına geldiğinde ve zamanı geldiğini hissettiğinde bu son derece insani bir durumdur.
Doğma zamanınızı seçmekte özgür değilsiniz ama en azından ölme zamanınızı, tarih ve saatinizi seçmekte özgür olmalısınız. Bu en temel insan haklarından biri haline gelmek zorundadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder